29 Ağustos 2014 Cuma

deli düşünceler...

     Sessiz ve uykusuz bir gecenin içinde saklı karanlıklarda, üzeri örtülü bedenlerin en açık rüyalarında gizli yalanlar.

     Yalanlara sarınacak bedenler. Yalanlarla güzelleşecek. Süslenecek. Yalanlarla yarattığı bu güzelliğin beğenilmesini isteyecek. Tapınmayı bekleyecek; her gün, her an, yeniden ve yeniden bir ben, bir sen, bir biz inşa ederek…

     Yalandan yanan yüreğini başkasının ellerine sunmak mümkün mü? mümkün mü aşk? sevgi?

     Kaç elin var, kaç ayağın, kaç gözün, kaç yüreğin, kaç ben’in, sen'in, siz'in? Çatlaklardan sızan birkaç kelime, kimin? Kimin kelimeleri, kelimelerin, kelimeleri?

     Bu bir rüya deyip dalmalı rüyaya; ya da uyanmalı rüyadan korkutucu gerçeğe. Toprağa çizilmiş bir çembere hapsolmalı, kurtulup çarptığın köşelerden; ya da durmalı… ya da… durma...

     İnsan bir rüyanın içinde… çıplak. Bir tarafı yalan, dolan... bir tarafı isyan; diğer tarafı… diğer tarafı?
bu bir rüya sadece; uyan. bu bir rüya. Uyansana! U-yan sana… Yan sana… yan!

     Dokunmaktan korkan parmakların ucunda, dipsiz umutlar.

     Saklı olan her ne varsa… hiç kimse, hiç birimiz göründüğü gibi değil...

(gazeteye yazılacak disleksi konusu üzerine çalışırken kafada dönen deli düşünceler) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder