11 Kasım 2014 Salı

kafalar hep karışık

Bir yeri düzenlemenin birbirinden farklı onlarca yolu vardır. Küçük bir biblo, renkli ışıklar, bir kilim, ya da bir bombası yeterlidir bu işe. Önemli olan düzenlenecek yerin özelliklerine uygun materyalleri bulup kullanabilmek. Düzenleme ya da dekorasyon, bir mekanı güzelleştirmek için kullanılan yöntemdir. Mekan gerekli midir? sorusu, aslında havada kalıyor. Doğal çevreden uzaklaşan insanın kendisi için oluşturduğu yapay bir doğadır mekan. 

Haliyle konuya bu açıdan bakınca "kaçmak" da tek başına anlamsız bir kavramdır. Daha doğrusu, eksik. Örneğin evden kaçmak doğru mudur? Nereden kaçtığın kadar nereye kaçtığın da önemlidir. Evden, başka bir eve kaçılıyorsa ne anlamı var kaçmanın. Ama evden sokağa doğru (sokağa; yani hayatın, aşkın, şiirin diyarlarına) kaçılıyorsa elbette taktir edilecek bir davranıştır bu.

Neyse mekansal düzenleme konumuza geri döneyim. Yerine göre, salonun ortasında yatan bir ceset bile bulunan mekanı süsleme malzemesi olarak kullanılabilir. Cinayet denilince silahı alıp birini vurmak geliyor aklımıza. Eğer bir canlıyı öldürmek söz konusuysa, bunu hücre ya da doku düzeyinde ele almamak için hiçbir neden yok. Sinirlenip duvara yumruğu atan birinin elindeki yüzlerce hücre bir anda ölmüyor mu? Hem bir kadeh rakı içerek kaç tane beyin hücresini öldürdüğünü kimse hesaplamıyor.

Evet, bir yeri dekore etmenin çeşit çeşit yolu vardır. Dünyayı dekore etmek de çok zor değil aslında. Önemli olan uygun malzemeyi bulabilmek. 

Neyse, kafalar hep karışık ve gerçekten canımız cehenneme!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder