20 Mayıs 2015 Çarşamba

delilik belki de artık iyileşmeyen bir acıdır...

bazen, en sevdiğin şarkıyı dinlerken onu niye sevdiğini bilmezsin.  bazen, sade kahve olmayabilir, bitki çayı da gider.  bazen okuyacak kitap bulamazsın eski kitapları tekrar okursun.  bazen kim ararsa arasın telefonlara cevap vermezsin, bi anlamı yoktur, bu bir trip değildir. bazen herşey anlamını yitirebilir, ama tekrar bulabilirde… olur öyle arada.  bazen herşey olabilir, bazen hiç bişey olmaz.  bazen hayat biter. bunun bi açıklaması yoktur.

işte bunları karalarken; henüz yeterince sarhoş olamadığımı düşünüyorum...

gözümü yoran alkol şişelerinden kurtulmam gerektiği için bu kadar çok içiyorum. kadehi ve her gereksiz şeyi koklamayı alışkanlık haline getirmiş burnumu kırmak istiyorum. annem beni özlerse diye korkuyorum. sonra farkediyorum, bazen farkedebiliyorum. uykuya dalma çabalarımda bazen diyorum kendi kendime. olur böyle, delirdin diye sevinme. saçmalıyorum sadece.


zaten sahip olduğum hiçbir şeyin normal olmadığının da bilincindeyim. ben , sen, o , biz, siz, onlar... el ele verip, türkçe derslerinden öğrendiğimiz zamirlerin içine sıçabiliyoruz. 

yazmak istemiyorum aslında. yazmak istemediğim için de bu denli konuşuyormuş gibi satırlarım.


26 Şubat 2015 Perşembe

hayallerimizle gömülüyoruz.

ben buna kader demem. uzun bir korkaklık senfonisi sadece...
içinde bulunduğumuz çoğu durumu biz yaratıyoruz zaten.
sabah, öğlen, akşam da korkuyoruz.
insanlardan, dostlarımızdan, kendimizden...
en çok da hayallerimizden korkuyoruz.
korktukça biz daha da büyüyor elinden oyuncağı alınmış çocuk hissimiz.
ufalıyoruz. her kaçışta, her yakarışta, her gözyaşında daha fazla.
sonunda mı? "yok oluyoruz."
geçen her saniyede, binbir umutsuzlukla...
hayallerimizle gömülüyoruz.

3 Ocak 2015 Cumartesi

durmaksızın

Bugün, sabah beşte uyandım.
Gözlerimi açar açmaz, bugünün ayık bir zihinle de atlatılabilecek o günlerden biri olmadığını anladım.
Bursa’nın sabahlarında tuhaf bir şeyler var zaten bugünlerde, neyse.

Yataktan evi toplayayım diye çıktım, laboratuvar derslerinden birine gider gibi mutfak tezgahının üzene ilerledim.
Sonra "siktir et" dedim, bir bok olmadı.
Çok fazla küfrediyorum zaten bugünlerde, neyse.

Sonra, bütün işeri bırakıp içim rahat, yatağa döndüm, .
Bir süre kitap okudum; sonra, biraz içim ağladı... Annem aradı iç sesimi duymuş gibi... bir şey demedi.

Şimdi sakinim.
Durmaksızın şarkı dinliyorum.
Henüz dolu açmadığım içki şişelerine bakıp mutlu bile hissediyorum.


Şarap yapımında emeği geçen tüm mikroorganizmalara en içten sevgiler benden...