17 Mart 2014 Pazartesi

Benim yalnızlığım, insanlarla dolu

Yalnızlık ve müzik
Benim yalnızlığım, insanlarla dolu”demiştir bir bilge. Çevremizdeki kalabalığa inat aslında kimi zaman kendimizi çok yalnız hissederiz. Ve bu yalnızlığın net bir tarifi yoktur. Belki de bilerek ve isteyerek kaçtığımız bir kuytu köşedir yalnızlık. Tıpkı Oğuz Atay’ın yalnızlığın kutsal kitabı Tutunamayanlar’da dediği gibi: Önce kelime vardı” diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık… Kelimenin bittiği yerden başladı; Kelimeler söylenmeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.


Peki çok sevdiğim, aynı kadını sevmeleriyle de edebiyata inanılmaz şiirler katan,  üç şair ne demiş yalnızlık hakkında ilk önce Cemal Süreya’ya kulak verelim:

Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiç bir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…

Sonra sözü Turgut Uyar alıyor:

"“İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını”
diyor birisi, katılıyorum o sabahlara
öğleler kaba yaşanır, kalındır
akşamüstüleri ince hüzünlü
çiçekler alınıp verilebilir
sabahtır yalnızlık 
nasıl sabah nasıl yalnızlık
ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır
var mıdır, vardır
vardır, ama çiçeklerle değil
kendi başına
zımpara taşı gibi acımasız..."

Son olarak Edip Cansever’e kulak verelim:

Dağınık, renksiz bir mozayik gibiysem
Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Her şey o kadar dokunaklı ki
Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar…

Unutmayın müzik yalnızlığa iyi gelir.
Mogwai'den; Hound Of Winter



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder