4 Mart 2014 Salı

Bir tatlı huzur almaya geldik, kalmamış...

İnsanlar daha ortada din, dil, ırk ayrımı yokken bile duygularını ifade etmek için müziğe başvurmuşlardır. Dünya üzerindeki ilk müzik aletinin 40.000 yıllık, 5 delikli bir flüt olduğunu düşünürsek; müziğin önemini biraz olsun vurgulayabilirim sanırım.

Evet baktığın zaman o kadar da önemli gibi durmaz. Hatta bir çoğumuz içim önem verdiği şeylerin listesini yapmamız istense, müzik ilk 5’te yer almayabilir. Ama her gün duyduğum armonilere, az çok tıngırdattığım gitarıma, duştayken bile beynimde çalan şarkılara baktığımda çok büyük bir toparlayıcı gücü olduğuna inanıyorum. Benim için:

Şöyle ki;
Son zamanlarda günlerim pek de istediğim gibi geçmiyor. Genel olarak hayatıma baktığımda elle tutulur bir problemim yok. Acaba neyin şımarıklığını, neyin üzüntüsünü yaşıyorum diye her gün kendime soruyorum. Bir çok küçük sebebin birleşip bir karadelik oluşturduğunu görüyorum sonra. Ve bu karadelik şansımı da alıp götürmüş sanki. Eskiden çok şanslıydım. Sanırım artık büyüdüm. Büyümek böyle bir şeydi çünkü değil mi? Hayallerin kaybolurdu.

"artık daha gerçekçi hayallerin olmalı" "hayatta kalmak ve sürünmemek için başka şansın yok" "hayır dostların seni terk etmedi, sadece kendi hayatlarını yaşıyorlar." "hayır hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"

Bir umutsuzluk sıralaması yaparsak: bugün yataktan çıkmak istemiyorum,  iş hayatı(!), lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevgi vs.vs... birbirimize benzer umutsuzluklar içindeyiz. Büyük küçük, şiddetli az... ama benzer konular...

Ama hani müzik yapacaktık. Müzik yapmalıydık aslında. Aslında müzik yapmalıydık ya.

Olabilecek en yanlış ülkede doğduğun için en iyisi kpss’ye gir. Müziği başkaları yapıyor ne de olsa. Sezen Aksu'ya da buradan nanay ve de höbölöy. Elinin altındaki güzellikleri kendine oyuncak ettiği için. Şu saatten sonra yeni şarkı yapmasın, samimiyetine inanmayacağım artık yoksa.

Hıncımı da Sezen Aksu’dan çıkarayım...  Onun da çok şeyinde, umrundaydı çünkü.

Anlatmak isteyip de bir türlü anlatamadığım şey şu aslında… Bu satırları bile müziksiz yazamıyorsam eğer, kendimi her kötü hissettiğimde güzel bir melodi açıp sakinleşebiliyorsam, müzik her şeyi iyileştiremese bile acıyı dindirebiliyorsa; neden kavramlarına inanmadığımız halde devlet memuru olma hayali kuruyoruz?

Sistem sistemli olarak bizi sıkıştırıyor. Bir tatlı huzur almaya geldik, kalmamış...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder