(Hikaye
Ünlü İrlandalı Yazar Iris Murdoch ve Oxford Üniversitesi
İngilizce Profesörü olan John Bayley’in gerçek hikayesidir. )
“Aşk
garip bir şey. Hiç şüphe yok ki dünyayı döndüren sadece ve
sadece o. Tek önemli etkinliğimiz. Onun dışında her şey toz,
çınlayan ziller ve can sıkıntıları. Ama öte yandan nasıl bir
bela olduğu da malum. Nasıl da imkânsızı hayalinde yaratır,
ulaşılmazın ayaklarına sarılır. Herkesin herkesi dilediği gibi
sevebileceği, tuhaf bir düşüncedir. Doğada bunu yasaklayan
hiçbir şey yok. Kediler krallara bakabilir, değersizler iyileri,
değersizler değersizleri, iyiler iyileri sevebilir. Veee bir
bakmışsınız: büyük ışık belki gerçeği belki yanılsamayı
ortaya koyarak yanıyor. Ne acıdır ki, gizleme kalbi yer bitirirken
insan nasıl yalnız seviyor, solipsizm içinde,
beyhude bir kapsül içinde. Her şey olabilir, yani bir şekilde, korkunç bir şekilde, imkânsız diye bir şey yoktur. Ah, ben de bunu düşündüm canım ve bu acımın önemsiz bir parçası değildi hiç. Sen beni sevebilirdin. Bu ne yazık ki, mantıksal olarak mümkündü. Fakat benim gitmeme sebep, görünenin olanaksızlığını anlamam değil, çok büyük aşkımın çok büyük bir yıkıcı olduğunu bilmemdir. Eğer aziz olsaydım seni sever ve bunu sana söyler, senin yanında kalır, sana hiçbir zarar vermez, seni zararsız hava gibi çevreler ve seni ne kadar sevdiğimi fark etmeni sağlardım.”
Iris
Murdoch, Rüya Sakinleri,
Ayrıntı
Yayınları
Tepeden
aşağı bisikletle hızla inen güzel kadının ardından ona âşık
olan genç adam bağırmaktadır:
— Iris,
yavaşla! Dur! Sana yetişemiyorum!
— Yavaşlayamam.
Sen bana yakın durmaya çalış. Bir şey olmaz!
İngiliz
yazar Iris Murdoch’un hayatını anlatan "Iris" filminde
üç kez aynı sahne tekrarlanıyor. Adam, kadının hızına
yetişemiyor ömür boyu, ama ona "yakın durmayı"
beceriyor.
Iris
yaşıyor ve yaşadıklarını yazıyor. Aşkı, hayatı ama ille de
aşklarını yazıyor.
Adamın
adı John... John Iris’i seviyor, belki de daha ilk görüşte, tek
kelime söylemeden öylece seviyor işte. Iris erkeği arzuluyor
sadece! Ötesi berisi yok, ne varsa adama karşı içinde sadece
fiziksel bir arzu o kadar...
John
Iris’i seviyor... İşi gücü o Iris oluyor... İris’in hayatına
başka başka erkekler ve kadınlar da giriyor. John tek kelime
etmiyor, seviyor İris’i. Onun yanında olduğu anlar hayatının
en mutlu anları. John Iris’in aklını seviyor, yüzünü seviyor,
gülüşünü, gözlerini seviyor. Bir insan birini neden sever?
Cevabını bilmiyor... Sadece seversin; adam da öyle seviyor işte...
Günün
birinde Iris da tek kelime etmeden kendisini seven erkeği seviyor.
Iris zaten aşkı seviyor ve dünyanın her yerinde aradığını,
sevdiğini yanı başında buluyor... İris’in yazdıklarını
okuyor John. Her okuyuşunda, her satırda, her kelimede, her harfte
İris’i daha da çok seviyor.
Dünya
bir yana sevgileri bir yana oluyor.
Birlikte
yüzmeye gidiyorlar bir gün... Iris yüzüyor. Ne varsa hayata dair
o gün, o su kenarında İris’in teninde yüzüyor. John bir
kenarda, ne varsa o gün o su kenarında güzel olan John kendisini
bir yana koyup Iris’e yoruyor...
Birlikte
günbatımını seyreder gibi paylaşıyorlar bir hayatı.
John
Iris’i seviyor, Iris erkeği... Birlikte yaşlanıyorlar! Ve bir
gün Iris erkeğin onda en çok sevdiği şeyi kaybediyor: Aklını...
Iris
hatırlamıyor erkeği, hatta kendini bile hatırlamıyor... Ne varsa
hayata dair biriktirdiği bir bir unutuyor...
John
Iris’i seviyor, hiç bırakmıyor elini. Iris unuttukça John
hatırlıyor...
Iris
unutuyor adını, unutuyor yaşadıklarını, ne eski sevgilileri
kalıyor ne yazdıkları...
Birlikte
yüzmeye gidiyorlar yine! Iris korkuyor suyun altında yüzmeye, tam
batacakken John uzanıp tutuyor ellerinden... Iris unutuyor, John
hatırlıyor bir zamanlar yaşadığı hiç hatırlamak istemediği
şeyleri...
Bir
akşam John hemen karşısında oturan Iris’e bakarken onu başka
bir erkekle sevişirken gördüğü günü hatırlıyor... Yavaşça
kalkıp koltuğundan başka bir odaya gidiyor sessizce... Nasıl
sessizce sevdiyse Iris’i öyle sessizce hatırlıyor işte...
Iris
hatırlamıyor hiçbir şeyi, yavaşça yerinden kalkıp erkeğin
gittiği odanın kapısının önüne geliyor. Tek kelime etmeden
kapının camına parmaklarıyla vuruyor... John Iris’i hatırlıyor,
John Iris’i görüyor, yerinden kalkıyor kapıyı açıp bir kez
daha elini tutuyor.
John
Iris’i seviyor... Iris erkeği seviyor... İkisi arasındaki aşk,
Iris’in cama vuran parmaklarında gizli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder